Ölümün Ötesi: Hacı Lokman Birlik

Hacı Lokman Birlik, 3 Ekim 2015 tarihinde yaralı bir halde boynuna ip geçirilerek zırhlı araca bağlanıp sürüklenerek öldürüldü. Birlik’in cenazesine uygulanan bu muamele, ölümün kendisinin ötesine geçen bir güç gösterisi ve topluma yönelik bir mesaj niteliği taşır. Bu eylem, devletin sadece öldürme yetkisini kullanmakla kalmayıp, ölümün ardından bedene uygulanan bu tür bir aşağılama ile topluma korku salmayı ve egemenliğini fiziksel olarak pekiştirmeyi amaçladığını gösterir.

Hacı Lokman Birlik’in 2015 yılında Şırnak’ta öldürülmesi ve cenazesinin Türk askerleri tarafından bir panzerin arkasına bağlanarak sürüklenmesi olayı, Mbembe’nin nekro-siyaset teorisinin bir örneği olarak değerlendirilebilir. Bu olay, egemenliğin ölüm üzerinden kurduğu kontrolün açık bir ifadesidir. Mbembe, egemenliğin bu biçimini, ölümcül bir denetim mekanizması olarak tanımlar ve bu denetim, yalnızca bireylerin ölümünü sağlamakla kalmaz, aynı zamanda ölü bedenler üzerinden yaşayanlara mesaj vermeye çalışır. Hacı Lokman Birlik’in cenazesinin sürüklenmesi, yalnızca bir ölüme değil, ölü bedenin de politik bir araç olarak kullanılmasına işaret eder. Bu şekilde, devletin ölüm üzerinden iktidarını sürdürülebilir kıldığı ve bu iktidarın toplumsal hafızaya kazındığı bir süreç olarak okunabilir.

Bu olay, Mbembe’nin nekro-siyaset teorisinde belirttiği gibi, yaşam ile ölüm arasındaki sınırların bulanıklaştığı ve ölümün bir kontrol mekanizması haline geldiği bir durumu temsil eder. Bu tür eylemlerle devlet, yalnızca kimin öleceğine karar vermekle kalmaz, aynı zamanda ölü bedenlerin üzerindeki hak iddiasını da gösterir. Hacı Lokman Birlik’in cenazesinin sürüklenmesi, ölüm sonrası bedenin bile bir egemenlik aracı olarak kullanıldığını, devlete itaat etmeyenlerin bedenlerinin bile “cezalandırıldığını” gösteren sembolik bir şiddet eylemidir.

Bu olay, aynı zamanda topluma bir uyarı niteliği taşır: Devletin gücüne karşı gelmenin bedeli sadece ölüm değil, ölü bedenin bile itibarsızlaştırılmasıdır. Bu, egemenliğin yaşam ve ölüm üzerindeki mutlak hakimiyetinin çarpıcı bir örneği olarak görülebilir.

Homeros’un İlyada’sı ve Ölü Bedenin Aşağılanması

Hacı Lokman Birlik’in bedenine yapılan muamele, Batı edebiyatında da karşımıza çıkan, ölü bedenin aşağılanması meselesini çağrıştırır. Homeros’un İlyada’sında, Hektor’un ölü bedeninin Akhilleus tarafından sürüklenerek aşağılanması, düşmanın fiziksel olarak yok edilmesinin ötesinde, onun toplumsal ve sembolik değerlerinin de yıkıma uğratılmasını amaçlar.

Hacı Lokman Birlik’in Şırnak’ta öldürülüp bedeninin zırhlı bir aracın arkasına bağlanarak sürüklenmesi, Achille Mbembe’nin nekro-siyaset kavramı çerçevesinde değerlendirildiğinde, devletin ölüm üzerindeki mutlak kontrolünü sergileyen bir iktidar gösterisidir. Mbembe’nin nekro-siyaseti, egemenliğin en çıplak biçiminin ölümle ilgili kararlarda belirdiğini ve devletin bu gücünü sadece öldürme yetkisi olarak değil, ölü bedenler üzerinde de egemenliğini pekiştirmek için kullandığını ifade eder. Bu olay, Kürt halkına yönelik bir tehdit ve güç gösterisi olduğu kadar, devletin şiddeti yalnızca yaşam alanlarıyla sınırlı tutmadığını, ölü bedenleri de siyasal araçlar haline getirdiğini gösterir.

Mbembe’nin teorisinde egemen güç, kimin yaşayacağına ve kimin öleceğine karar vermekle yetinmez, aynı zamanda ölü bedenler üzerinde kurduğu egemenlikle yaşayanlara mesajlar iletir. Hacı Lokman Birlik’in bedeni, bu anlamda, sadece fiziksel bir ölümün değil, ölüm sonrası aşağılanmanın da bir aracı haline getirilmiştir. Bu, devletin kendisine karşı direnen bireylere, ölümlerinden sonra bile bir kontrol ve aşağılanma mekanizması uygulayacağını göstermektedir.

Nekro-Siyaset ve Egemenliğin Ölü Beden Üzerindeki Hak İddiası

Mbembe, nekro-siyaseti, yaşam ve ölüm arasındaki sınırların silikleştiği, devletin ölümle iktidarını yeniden ürettiği bir egemenlik biçimi olarak tanımlar. Birlik’in cenazesine yapılan bu aşağılayıcı muamele, devletin ölümle bile politik mesajlar verdiğini ve bu mesajların yaşayanlar üzerinde bir kontrol mekanizması olarak işlediğini gözler önüne serer. Ölümden sonra bedene uygulanan bu şiddet, sadece öldürme gücünün değil, aynı zamanda ölümün aşağılanması üzerinden topluma verilen korku ve itaat mesajını simgeler.

Birlik’in bedeninin sürüklenmesi, Kürt halkına yönelik bir güç gösterisi olduğu kadar, ölü bedenin de politik bir enstrüman olarak kullanıldığını gösterir. Bu, Mbembe’nin kavramsal çerçevesine tam oturan bir örnektir: Egemen güç, sadece yaşam ve ölüm üzerinde değil, ölüm sonrası süreçlerde de mutlak kontrol iddiasında bulunur. Bu şiddet, hem fizikseldir hem de semboliktir; Kürt toplumuna yönelik bu tür bir saldırı, onları aşağılamayı ve sindirmeyi amaçlar.

Bu olay, Homeros’un İlyada eserinde Akhilleus’un Hektor’un ölü bedenini sürüklemesiyle paralellik gösterir. Hektor’un ölümü sadece savaş alanında kazanılmış bir zafer değil, ölü bedeninin aşağılanarak sembolik bir intikam alınmasıdır. Akhilleus, Hektor’un bedenini sürükleyerek, onun hem fiziksel hem de sembolik varlığını yok etmeye çalışır. Hacı Lokman Birlik’in bedeninin sürüklenmesi de bu anlamda düşmanın fiziksel olarak yenilmesinin ötesine geçer ve bir halkın kimliğine, onuruna yönelik bir saldırı olarak işlev görür.

Sonuç

Hacı Lokman Birlik’in ölümü ve ardından cenazesine yapılanlar, nekro-siyaset çerçevesinde devletin ölüm üzerinden egemenliğini sürdürme biçimlerinden biridir. Mbembe’nin nekro-siyaset teorisine göre, ölü bedenler, yaşayanlara yönelik bir tehdit ve kontrol aracı olarak kullanılır. Homeros’un İlyada’sında olduğu gibi, ölü bedenin aşağılanması, yaşayanların moral değerlerine yönelik bir saldırıdır.

No related portfolios found.

Bîrgeh Yazı Ekibi

Ekin Wan

Kadın bedeni, burada hem Kürt toplumunu temsil eden bir sembol haline gelmiş hem de patriyarkal şiddetin bir nesnesi olarak kullanılmıştır.

Devamını Oku »

// BÎRGEH

.................................

// Sosyal Medya Hesaplarımız

Cart (0 items)
^